Çocuklarda İçsel Denetim Odağının Gelişimi

Çocuklarda içsel denetim odağı kişinin, iyi ya da kötü, kendisini etkileyen yaşadığı olayları kendi yetenek, özellik ve davranışlarının sonuçları olarak ya da şans, kader, talih ve başka güçler gibi kendisi dışındaki güçlerin sonucu olarak algılaması eğilimidir

Son zamanlarda bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle yaşantımızda pek çok değişikliğe gitmek durumunda kaldık. ‘’Normal’’ dediğimiz durumlar değişmekte, yeni normalleşme sürecini yaşamakta ve artık yeni normallere alışmaktayız. Bu süreçte elbette ki eğitim-öğretim faaliyetleri de değişmekte ve bizler de bu yeni durumlara uyum sağlamak için çabalamaktayız.

Dünya genelinde okullarda örgün eğitime koronavirüs salgını tehlikesinden dolayı bir süredir ara verilmekte ve bu süreçte tüm eğitim-öğretim kurumları uzaktan eğitime devam etmektedir. Bu durum elbette ki ne öğrencilerin ne de ailelerin alışık olduğu bir durum değildi ve uyum sağlamakta zorluklar yaşandı. Öğrencilerin, özellikle de küçük yaşta olan çocukların uzaktan eğitime odaklanıp dikkatini verebilmeleri, eğitimle iç içe olan ev ödevlerini yapmak için motive olmaları konusunda sıkıntılar yaşadığını görmekteyiz. Ailelerin bu konuda çocuklarına karşı yakınmalarının arttığını ve derslerini dinlemeleri, ödevlerini yapmaları konusunda çocuklarına karşı otorite kurmak adına baskı yaptıklarını, çeşitli yöntemler denediklerini ve çocuklarına karşı bu durumda olmak istemediklerini duymaktayız.

Peki çocuklarımız uzaktan eğitim sürecinde, evde kendi isteği ile derslerini dinleyip, ödevlerini yapmakta neden zorlanıyor? Bu süreçte başarıya ulaşmayı etkileyen etkenler nedir?

Burada en önemli konu ‘’Denetim Odağı’’dır. İçsel denetim odağına ve bunun sonucunda öz denetim becerisine sahip çocukların evde uzaktan eğitime katılma ve ödevlerini yapma konusunda neredeyse zorluk yaşamadıklarını söyleyebiliriz. Uzaktan eğitim sürecini rahat bir şekilde yürüten çocuklar büyük oranda içsel denetim odağına sahip olan bireylerdir.

Çocuklarda içsel denetim ve dışsal denetimli olmak, bunların arasındaki fark nedir?

Çocuklarda içsel denetim odağı kişinin, iyi ya da kötü, kendisini etkileyen yaşadığı olayları kendi yetenek, özellik ve davranışlarının sonuçları olarak ya da şans, kader, talih ve başka güçler gibi kendisi dışındaki güçlerin sonucu olarak algılaması eğilimidir. Kendisini etkileyen olanların üzerinde kontrolleri olduğuna inanan kişiler içsel denetimli, olayların ve yaşantıların sonuçlarını kendi dışındaki güçlere bağlayanlar, yani davranışlarının sonuçlarını şans, kader ve başka güçlere bağlayanlar ise dışsal denetimli olarak tanımlanabilir.

Buna göre kişi, yaşamında kendisinin ne kadar rolü olduğunu belirler. İçsel denetimli bireyler yaşantılarının sorumluluğunu alırlar ve verdikleri kararların sonuçlarına göre hareket ederler. Bu bireyler çevrelerine karşı daha duyarlı, engellerin üstesinden gelebilen ve bunları engelleyebilecek çözüm yolları bulabilen kişilerdir. Kişisel sorunlarının üstesinden gelebilir, başarıya ulaşmaya çabalarlar.  Denetim odağını dışsal ve içsel olarak tanımlasak da elbette ki bireyler bu iki ucun arasında bir yerde bulunur ve hangi uca daha yakınsa ona göre hareket ederler.

Çocuklarımızın denetim odağının içsel ya da dışsal olmasının elbette okul başarısını etkilediğini söyleyebiliriz. Mevcut durumda okul süreci uzaktan eğitim şeklinde ilerlerken bunun etkisini çok daha fazla görmekteyiz.

O halde, çocuklarımıza içten denetimi nasıl kazandırabiliriz?

Çocuklarımızın içten veya dıştan denetimli olmalarında ailenin etkisi büyüktür. Çocuk kötü bir olay yaşadığında, örneğin önüne bakmayarak hızlı bir şekilde koşarken yerde önüne çıkan bir engele takılıp düştüğünde, düşmesinin nedenini bu engele bağlamak yerine dikkatsiz olduğu için düştüğünü, koşarken dikkat etmesi gerektiğini ve eğer dikkatli olsaydı bu sorunu yaşamayacağını düşünmesini sağlamalıyız. Bu onların içten denetimli olmasında etkili bir yöntemdir.

Başlangıçta bir bebek her şeyi ile annesine bağımlıdır, yani dıştan denetimli olmak zorundadır. Ancak yaş ilerledikçe denetim odağının, dıştan içe doğru bir kayma göstermesi de doğaldır. Bunun nedeni, çocuğun giderek kendisi için önemli birtakım kararları alabilme özgürlüğünü kazanması, aile ve çevresine karşı bağımsızlığına kavuşması ve kendi başına daha yeterli bir duruma gelme çabasındandır. Böylece denetim odağının içten ya da dıştan algılanması bir öğrenme sonucu oluşmaktadır. Çocukların kendi hareketleri sonucunda olan olaylar çocuklara bir şeyler verdiği zaman denetim duyguları yavaş yavaş gelişir.

Bağımsız Olmalarına Fırsat Verin

Ailelerin çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamada gösterdikleri özen ilk yılda sevgi ve güven duygusunun oluşmasını sağlar. Çocukların bağımsız olmasına fırsat verildiğinde, onlar kontrol duygusu kazanırlar. Bağımsız olmak için fırsat verilmezse kendilerine güvenmeyeceklerdir (2–3 yaş). Aktivitelere başlamalarına izin verilirse, suçluluktan ziyade çevrelerinin üzerinde kontrol duygusu hissedeceklerdir (4–5 yaş). Okula başladıkları zaman döneminde ise bir işi kendi başlarına başarabildiklerini, gerektiği noktada nasıl yardım alabileceklerini ve başkalarına nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenirler. Başarma duygusunun en çok haz verdiği ve en çok ihtiyaç duyulduğu dönemlerden biridir. (6–11 yaş). Böylece denetim odağı diğer insanlarla iletişim ve çevrenin etkisiyle olumlu veya olumsuz yönde gelişecektir.

Anne ve baba tutumları daha içsel ya da daha dışsal denetimli olmada önemli rol oynamaktadır. Buna göre sıcak, destekleyici, onaylayıcı, kabul edici, tutarlı davranan, çocuklarından erken yaşlarda bağımsızlık bekleyen anne-babaların çocuklarında içsel denetim inancını; cezalandırıcı, reddedici, baskıcı ve eleştirici veya aşırı hoşgörülü anne-babaların ise dışsal denetim inancını pekiştirdikleri ortaya çıkmıştır.

Sorumluluk Verin

Çocuklarımıza yaşına uygun ve yapabileceği ölçüde sorumluluk vererek, onun yapması gereken şeyleri kendisinin yapmasına fırsat sunarak, aldığı ya almadığı sorumlulukların sonucu ile yüzleşmesine olanak tanıyarak çocuklarımızın öz denetim becerisi kazanmasını destekleyebiliriz. Örneğin çocuğun yerine oyuncaklarını toplamak, içtiği bardağı yerine kaldırmasına izin vermeden onun yerine kaldırmak gibi davranışlar bu beceriyi kazanmalarını engelleyecektir. Çocuğun kendine özgü dünyasında bir birey olarak yaşamasına fırsat verildiği, karar verme, tercih yapma fırsatlarının verildiği, yeteneklerinin desteklendiği aile ortamında çocuğun içten denetimli birey olması kaçınılmaz olacaktır.

Ayrıca yapılan pek çok çalışma, kişiliğin bir boyutu olarak ele alınan denetim odağının uygun ortamlarda, dış denetimlilikten iç denetimliliğe doğru değiştirilmesinin mümkün olduğunu göstermiştir. Bu durumda bizler, çocukluktan itibaren kendine güven duyan, yaptığı işin sorumluluğunu alabilen, gerçek gücün yalnızca kendinde olduğunun farkında olan bir nesil yetiştirebiliriz.

Psikolojik Danışman ve Çocuk Gelişimci Büşra Nur ANBARCI

Diğer yazarlarımızın yazılarına ulaşmak için linki tıklayınız. https://www.beybida.com/yazarlar/

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.